26 Kasım 2006

EbruG ne yazsın?

Üzülerek ve utanarak daha önceden farkettiğim birşeyi şimdi huzurlarınızda itiraf ediyorum:İşe girdiğimden beri burası tatsızlaştı di mi?Sultanahmet'den İstanbul Modern'den yapılan canlı bağlantılar, Boğaz'da haftaiçi sabahları sürülen doğaçlama kahvaltı keyifleri olmadan, sadece işe giderken binilen taksi hikayeleriyle nereye kadar canım?
Working girl olunca haftasonuna da ancak dip boya mankür vesaire, terziye pantolon verme, çizmeleri ayakkabı tamircisinden alma konuları kalıyor.Hiç girmeyelim, bayar.
En son "Babil" i izledim.Sarstı bünyeyi ama kaçırmadığıma da sevindim bir yandan.Bence çok iyiydi.
Nişantaşı All Sports'un tavuk şinitzeli hala muhteşem.
Nizam Pide'nin üst kat aile salonunda cuma akşamı televizyon izleyip pide yedik.İş çıkışı onca yorgunluğa bir de trafiği ekleyince daha alengirli bir program yapacak halimiz kalmadı.Biz mi yaşlanıyoruz, trafik mi iyice sıyırdı bir bilene sormalı.
Cumartesi attık kendimizi Nişantaşı'mın irili ufaklı mağazalarına.Amerika'daki 30-40 dolarlık GAP sweatshirtleri bize 230YTL'ye saplamalarının sebebini usulünce sorduğumuz bir dükkanda, solaryum fıstığı tezgahtarımız "gümrük vergisi ve dükkan kirası" dedi.Sen de haklısın be güzelim...
Ayağımı yormayacak az topuklu ofis ayakkabısı arayışım neticesiz kaldı.Babet istemiyorum, hayır babanne ayakkabısı da istemiyorum.Sadece ayaklarımı seviyorum ve onlar rahat olmayınca bütün gün başım ağrıyor.
ID Bare Minerals'dan bir pudra aldım.Makyaj manyağı olmayan ve her zaman kaliteli ve sağlıklı ürün taraftarı olan aklına fikrine çok güvendiğim bir arkadaşım vesile oldu.Süper bir hatundur, güzelliğini bu minerallere borçluysa helal olsun .Bakalım, bizde yarattığı sonuç ne olacak?
Yakın bir arkadaşımı galiba fena sattım, satmaktayım.Ne zaman bir araya gelsek, "bereber yurtdışı turuna gidelim" der dururduk.Gayet uygun bir yılbaşı-bayram Prag turu bulmuş Pronto Tur'dan.Ve ben gitmiyorum.
Zamanında aşkımı burdan ilan ettiğim küçük sevgilimi fena halde özlüyorum.O küçük ayaklarının üzerinde durmaya yeni başladığı günlerden beri görmedim onu.
Almanya'da yaşayan kuzenimin bir oğlu oldu.Uzaktan resimlerle avunmak çok zor.
Yolda sahibiyle yürürken gördüğüm ve dayanamayıp durdurup sevdiğim dünya güzeli golden'in adı "Gofret"miş.Bir isim bir köpeğe bu kadar mı yakışır...Şımarık şey!
Önümüzdeki hafta ayın son haftası olduğu için yoğun geçecek, 2-3 Aralık'da da işyerinin bir organizasyonunda görevli olacağım.Bu demek oluyor ki, 8 Aralık Cuma akşamına odaklanmalıyım.
Sevenlerim yorulan bedenimi ,zihnimi ve ruhumu canlandıracak tekliflerle gelsin, gönlümü hoş tutsun hatta mümkünse beni biraz şımartsın.Tamam mı? ;)

17 Kasım 2006

EbruG da sıkılabilir bazen...

Uzun zaman sonra herkese merhaba.Bu benim işyerimden yazdığım ilk blog.Bir cuma akşamı 18:58de biraz sinirli çokça yorgun vaziyette.Dilbilgisi ve cümle düşüklüklerine takılmadan….pizza-hut’tan pizza geldi, yedik.dört mevsim, ince hamur.doyduk çok şükür.
İnsanları memnun etmek imkansız.teşekkür ettiklerini duymak nadir olan bir durum.empati yapmayı bilen çok az.sempati hak getire.
İki haftadir bunca işin içinde o kadar bilgisayar ekranimi herkes gordugu halde internet ortamlarina g-maillere dalip “gelin suraya gidelim, burda bu saatte bulusalim” mailimi atiyorum.ama efendim benim bütün arkadaslarim ya nasa’da ya birleşmiş milletler’de çalışan çok önemli çok ciddi işleri olan acaip yoğun programlı insanlar oldugundan ve ben de dünyanin en geğik en lay lay lom oooh bir elim msn’de bir elim cep telefonumda kebap study bir iş yaptığımdan olay kendin yaz kendin okuya döndü.
Evet, ben bu konuda over-reactim.ama benim bu huyumu bilen-tahmin eden düşünceli arkadaşlarım nerde yahu?