Ben küçük bir çocukken, bizim mahallede, bir erkek
berberiyle bir nalbur dükkanının yanyana olduğu ve nalburun önündeki geniş
kaldırıma atılmış üç dört taburede adamların şekilsizce tünediği bir sokak vardı.Ordan geçerken annem
adımlarını hızlandırır ben de nalburun kapısının önündeki ne idüğü belirsiz
acaip şeylere bir türlü bakamazdım.Lise yıllarımda ben de aynı şekilde kıraathane
veya tekel bayi önünden geçerken
mümkünse öteki kaldırımda yoluma devam eder oldum. Zaten o kadar öngörülü
olmuştum ki bir sokağın köşesini döndüğümde o sokakta testesteron fazlası
neredeyse tespit edip güzergahımı ona göre çiziyordum.
Kızlarda bu tarz öngörüler çok erken oluşmaya başlıyor. Kalabalık
bir otobüste nasıl yolculuk yapacağını, kuyruk sallıyor imajı vermeden taksiciyle,
marketçiyle nasıl selamlaşacağını kimse sana öğretmiyor. Ayarını iyi vermezsen
ayakkabı dükkanındaki jöleli tezgahtarın burnunun dibine gireceğini ve canını
sıkacağını sen kendin anlıyorsun. Vücut kıvrımlarımızı çok belli etmeyelim ama babanne gibi de giyinmeyelim diye düşünürken antin kuntin hesaplarla kıvrımlaşıyor
beyinlerimiz.
Ne olursa olsun yine de sadece hemcinslerimden kurulu bir
hayatı düşünmek bile istemiyorum. Kahrolsun erkekler demiyorum ... Onların da
içinde iyileri var J
Ben birkaç tane tanıyorum.