16 Mayıs 2013

Abidik gubidik

Akşam üzeri Nişantaşı’nda yemek yiyip bir iki vitrin bakmis, Hüsrev Gerede yokuşundan aşağı yer çekimi kanununa uyarak kendimi bırakmışken bir apartman girişinde oturan genç bir çocuk seslendi.Afedersiniz, bakar mısınız.Bir iki adım ötesinde durdum ve omuzumun üstünden başımı çevirip “bişey mi satıyorsun” diye sordum.Kem küm etti, bir şey de satıyorum evet ama aslında konuşmak istemiştim dedi. Döndüm ve yaklaştım.Mimar Sinan Üniversitesi’nde tiyatro öğrencisi olduğunu ve yeni bir oyun sahneye koymak için paraya ihtiyacı olduklarını anlattı .Siz şimdi bu çocuk oyuncu madem, özgüveni çok yüksek dersiniz ama öyle değil.Örneğin şu an çok heyecanlanıyorum sizinle konuşurken diye itiraf etti.Tamam panik yapma, acele etme, anlat yavaş yavaş, dinliyorum ben diyerek rahatlattım.

Mesleğimi öğrenmek istedi ve herkes gibi önce öğretmen sonra da bankacı mısınız diye tahmin yürüttü.Gerçeği öğrenince de, hmm siz hep böyle ciddi işler mi yaptınız, hiç abidik gubidik işler yapmadınız mı diye sordu.Yaşımı öğrenince göstermediğimi söyleyerek kibarca iltifat etti.Gezdiği ülkeleri, Reyhanlı’daki patlamaları, Tanrı inancını ve şimdi aklıma gelmeyen konuları içeren yaklaşık kırk dakikalık bir sohbetin sonunda birbirimizin telefonunu aldık.Hayatımda ilk defa hiç tanımadığım birine telefon numaramı verdim.Umarım pişman olmam.

Sorusu aklımda kaldı o günden beri : siz hep böyle ciddi işler mi yaptınız, hiç abidik gubidik işler yapmadınız mı?

10 Mayıs 2013

Kadife

Geçen gün bir videoda kendimi izledim.Hemen aklınıza Paris Hilton’u getirmeyin diyeceğim ama sanırım zaten getirmemiştiniz ben söylemiş oldum. Efendim bu video, bir aile ortamında hani herkes sırayla duygu ve düşüncelerini paylaşır ya öyle bir çekim.Böyle zamanlarda bazı insanlar, sanki çekilen şey ana haber bülteninde gösterilecek de bütün dünyaya rezil olacakmış gibi kameralardan köşe bucak kaçar , bir türlü konuşamaz. Kimisi de meğer ne kadar show meraklısıymış meğer içinde bir Cem Yılmaz saklıymış, çıkaracak anı bekliyormuş gibi marifetlerini sergiler.Acı olansa nerdeyse tamama yakınının aslında komiklik açısından vasat ve hatta altında olduğu gerçeğidir.


Neyse, benim kendimi izlerken gözlemlediğim konu ise şu oldu : Kardeşim hakkında çok da komik olmayan duygusal sayılabilecek bir konuşma yapıyordum ve biraz da heralde ağlamaklı olmamak için suratıma çok sert bir ifade yerleştirmiştim.Kaşlarım çatık, ellerim belimde, hiç bir gülümseme ifadesi olmadan hödö hödö konuşmuşum.Birisi sessiz seyretse, “adamın asabını bozmayın, kameranızı da alın s..ttrin gidin burdan” demişim sanabilir.

Peki sizce neden böyle? Galiba ciddiye alınmak ve söylediğim şeyin önemi anlaşılsın diye böyle yapmam gerektiğini düşünmüşüm. Halbuki öyle değil. En sert düşüncelerini bile zarif bir şekilde sunabilmek hoş olur diyorum.Kadife eldivenin içinde demir bir yumruk gibi. Bak hala yumruk filan diyorum ya.Ben adam olmam.

07 Mayıs 2013

Almond is my name :)

Londra’da yaşayan arkadaşımın yüz yıl önce bana taktığı bir isim var:Almond


Ben de ona Bitter diyorum.

Benim kumrallığım onun esmerliği ve ikimizin çikolata düşkünlüğü ile çıktı ama zamanla üzerimize oturdu bu adlar.Ben Bitto’ya yazdığım mektupları hep Almond diye imzaladım, her gidişimde ona badem götürdüm.Bitterin o özel tadı bana dünyanın çeşitli yerlerinden gönderdiği her mektupta her kartta hep vardı.

İki gün önce aşağıdaki şiirden tesadüfen haberim oldu ve çok sevdim, çok üzerime alındım.

alıntı

ARKADAŞIM BADEM AĞACI
 
Sen ağaçların aptalı 
Ben insanların 
Seni kandırır havalar 
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış.. 
Açarsın çiçeklerini .. 
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... 
Bir güler yüz bir tatlı söz.. 
Açarım yüreğimi hemen 
Yemişe durmadan çarpar seni karayel 
Beni karasevda 
Hem de bilerek kandırıldığımızı 
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza 
Varsın desinler bize şaşkın 
Sonu gelmese de hiç bir aşkın 
Açalım yine de çiçeklerimizi 
Senden yanayım arkadaşım 
Havanı bulunca aç çiçeklerini 
Nasıl açıyorsam yüreğimi 
Belki bu kez kış olmaz 
Bakarsın sevdan düş olmaz 
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama 
Vur kendini sen de bu güzel havaya 

 Aziz NESİN